Gebelikte Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Gebelik sırasında beslenme konusu Kadın-Doğum Uzmanlarının en çok karşılaştığı sorulardan bir tanesidir. Birçok kadın gebelik dönemini olağanüstü bir dönem olarak kabul etmekte ve bu nedenle de her ay veya bazen her haftaya özgün bir diyet planı isteğinde bulunabilmektedir. Bazı gebelerin ise günde 5-6 vitamin ve mineral içeren hap kullandığını sıklıkla görebiliyoruz. Aslında aşağıda geniş olarak açıklayacağımız gibi gebelik sırasında kesin olarak alımı önerilen çok az sayıda besin bulunmaktadır.
Yapılan çalışmalarda gebelik öncesi beslenme yetersizliği olan kadınlarda gebe kalma şansının daha düşük olduğu ve gebelik durumunda bebekte nöral tüp defekti olasılığının daha yüksek olduğu görülmüştür. Gebeliğin ilk 3 ayında beslenme yetersizliği durumunda ölü doğum, erken doğum ve yeni doğan döneminde ölüm riskinin arttığı gösterilmiştir. Gebeliğin 3. ayından sonra ise düşük doğum ağırlığı ve erken doğum olasılığı artmaktadır. Bebekte anomali oranında nöral tüp defektleri dışında genel olarak bir artış görülmemektedir.
Diğer yandan yapılan çalışmalarda yüksek proteinli beslenme ile bebek doğum ağırlığı arasında direk bir ilişki gösterilememiştir. Protein ve enerji yönünden dengeli beslenmenin doğum ağırlığında 30 gram gibi minimal bir artışa yol açtığı gösterilmiştir.
Mikrobesin Eksikliğinin Gebelik Üzerindeki Etkileri
Folik Asit............Nöral tüp defektleri
Demir..................Anemi ve kanama
İyot......................Kretenizm
Kalsiyum.............Hipertansiyon, preeklampsi
Çinko...................Anemi, nöral tüp defektleri, düşük doğum ağırlığı, anensefali
A Vitamini...........HIV’nin bebeğe geçiş oranında artış, annede anemi, enfeksiyon ve anne ölümünde artış
D Vitamini...........Neonatal hipokalsemi
K Vitamini...........Hemoraji
Bakır....................Anemi, anensefali, düşük doğum ağırlığı
Selenyum.............Nöral tüp defekti, beyin ve kalp damar sisteminde fonksiyon bozukluğu, düşük olasılığında artış
Magnezyum.........Kanda pıhtılaşma eğiliminde artış, preeklampsi, erken doğum
Folik Asit: Folik asitin nöral tüp defektleri dışındaki anomalilerinde riskini azalttığına dair bulgulara rastlanmıştır. Son zamanlarda folik asit eksikliğinin Down Sendromu riskini de artırdığı öne sürülmüştür.
Önerilen Doz: 1. Üreme Çağındaki Kadınlar:400 mikrogram/gün
Gebeler: 1 mg/gün
Nöral tüp defekti riski olan kadınlar: 4 mg/gün
Folik asit alımına gebelik oluşumundan 2 ay önce başlanması önerilmektedir. Bu şekilde kullanıldığı zaman nöral tüp defekti görülme riskinde 2/3 oranında azalma olmaktadır. Epilepsi tedavisi alan kadınlarda folik asitin daha yüksek dozlarda alınması gerekir.
Birçok gebelik planlanmadan gerçekleştiği için gebelik öncesi folik asit alınmamaktadır. Bu nedenle üreme çağındaki bütün kadınlara folik asit verilmesi önerilmekle birlikte, bu konuz tartışmalıdır.
Demir: Gebelikte şiddetli anemi (Hemoglobinin 7 gr/dl’nin altında olması) düşük doğum ağırlığı, prematür doğum, gebeliğin son 3 ayı ve yeni doğan döneminde ölüm ve anne hastalık ve ölüm riskini artırmaktadır. Gebelerde kan hacmi kırmızı kan hücrelerine oranla daha fazla arttığı için fizyolojik olarak anemi gelişmektedir. Ancak kan hemoglobin düzeyleri normal olan gebelerde rutin olarak demir verilmeyebilir. Ayrıca demir eksikliğ olduğu halde yakınması bulunmayan hastalarda demir verilmeyebileceği üzerinde durulmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde demir eksikliği anemisi sık görüldüğü için rutin demir takviyesi önerilebilir. Biz de bütün gebelere demir tedavisi öneriyoruz.
Önerilen Doz: 60 mg/gün elementer demir
İyot: Gebelik sırasında iyot eksikliği bebekte geri zekalılığa yol açabilmektedir. Ancak tuz gibi yiyeceklere iyot eklenmesi sayesinde gebelerde iyot eksikliği görülme olasılığı oldukça düşüktür.Bu nedenle gebelik sırasında rutin iyot takviyesine gerek yoktur. Ancak geri zekalı çocuk oranının yüksek olduğu bölgelerde gebelik öncesi ve gebeliğin ilk yarısında iyot takviyesi yapılabilir. Verilecek iyot miktarı iyot eksikliğinin derecesine göre belirlenir. Bu takviye iyotlu yiyecekler veya direk ilaç şeklinde yapılabilir. İyotun aşırı alınması durumunda ise bebekte tiroid fonksiyonlarının baskılanmasına ve guatr’a neden olabilmektedir.
Kalsiyum: Bazı çalışmalarda gebelik sırasında kalsiyum alımının gebelik tansiyonu riskini azalttığı görülmüştür. Bu nedenle özellikle gebelik tansiyonu açısından risk taşıyan gebelerde dışarıdan kalsiyum verilmesiönerilmektedir. Ayrıca günde 2 gram gibi yüksek dozda alınan kalsiyumun bile herhangi bir zararlı etkisi gösterilememiştir.
Önerilen Doz: Gebelikte günlük kalsiyum gereksinimi 1200 mg’dır.
Gebelere rutin olarak önerilen vitaminlerin içerisindeki kalsiyum yeterli değildir. Bu nedenle dışarıdan bol kalsiyum içeren yiyecekler veya kalsiyum hapları ile ek takviye yapılması önerilmektedir. Gebelerde kalsiyum alımının annede gebelik tansiyonu riskini azaltması dışında,özellikle riskli hastalarda olmak üzere düşük doğum ağırlığı riskini de azalttığı görülmüştür.
Çinko: Çinko birçok enzimin fonksiyonunda, çekirdek proteinlerinin yapımında, DNA sentezinde, protein sentezi ve hücre bölünmesinde rol oynamaktadır. Gebelikte çinko düzeylerinde oluşan değişiklikler konusunda çelişkili yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca doğum ağırlığına etkisi konusunda da net veriler bulunmamaktadır. Aynı karışıklık rahim içi büyüme geriliği, erken doğum ve doğumsal anomaliler için de söz konusudur. Bu nedenle gebelikte rutin çinko takviyesine gerek olup olmadığı konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Genel olarak günlük alınması gereken miktar 15 mg olarak belirtilmektedir.
Bakır: Bakır bazı enzimlerin yapısında, damar oluşumunda ve bağ dokusu sentezinde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında kandaki bakır düzeyinde bir yükselme görülür. Anne kan düzeyi ile bebekteki kan düzeyleri arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalarda bakır düzeyi ile düşük, erken doğum ve doğum ağırlığı ile bir bağlantı bulunamamıştır.
Selenyum: Selenyum antioxidan özelliğe sahip olup, glutatyon peroxidaz enzimi aktivitesini artırır, vücutta serbest radikal oluşumunu ve DNA değişikliklerini önler. Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında selenyum düzeylerinde düşme olduğu görülmüştür. Çocuklarda selenyum eksikliği fetal kardiyomyopatiye neden olmaktadır. Çok az çalışmada ise eksikliğinde nöral tüp defektleri, düşük ve erken doğum riskinin arttığı gösterilmiştir. Fazla alınması toksik etkiler gösterebilmektedir.
Krom: Krom vücutta insülinin aktivitesinde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında rutin kullanımı önerilmemektedir.
Flor: Gebelikte flor kullanımı ile bebeğin daha sonraki dişlerinde çürüme olasılığı oldukça sık sorulan sorulardan bir tanesidir. Bu konuda yapılan bir çalışmada florlu su kullanımının bebeğin daha sonraki diş gelişimi üzerine etkisi olmadığı görülmüştür. Diğer bir çalışmada ise florun ilaç şeklinde (2.2 mg/gün) kullanımının daha sonra bebekte diş çürümelerini azalttığı gösterilmiştir. Şu anda gebelikte flor kullanımı rutin olarak önerilmemektedir.
Magnezyum: Magnesium gebelikte konvüziyon (havale) tedavisinde kullanılır. Eksikliğinde kanın pıhtılaşmasında artma, gebelik tansiyonu ve erken doğum olasılığında artma olabileceği öne sürülmektedir. Bir çalışmada doğum kilosu ile magnezyum düzeyleri arasında ters bir ilişki olduğu, diğer bir çalışmada ise magnezyum eksikliğinin rahim içi büyüme geriliği riskini artırdığı görülmüştür. Ayrıca bir çalışmada gebeliğin 25. haftasından önce magnezyum alımının erken doğum riskini azalttığı, gebelik döneminde kanama olsalığında bir azalmaya yol açtığı ve düşük doğum ağırlıklı bebek riskini azalttığı görülmüştür.
A Vitamini: Gebelik sırasında günde 10.000 Ünite veya haftada 25.000 Ünite güvenle kullanılabilir. Avitamini HIV (+) gebelerde virüsün bebeğe geçiş olasılığını azalttığı, gebelik sırasında alınan demirin etkinliğini artırarak aneminin düzelmesinde rol oynadığı, enfeksiyonlara karşı direnci artırdığı ve anne ölümlerini azalttığı öne sürülmektedir. Gebeliğin 7.haftasından önce günde 10,000 Üniteden fazla alınması durumunda ise bebekte yüz-kafatası, sinir sistemi, kalp ve timus bezinde anomalilere yol açabilmektedir. Beta-karotenin fazla alınması toksik etki göstermemektedir.
B6 Vitamini: Gebelikte B6 vitamini kullanımının diş çürümelerini azalttığına dair bazı bulgulara rastlanmıştır. Madde bağımlısı, çok genç gebeler ve çoğul gebelikler gibi beslenme yetmezliği riskinin fazla olduğu hastalarda dışarıdan verilebilir. Diğer gebelerde rutin olarak verilmemektedir.
C Vitamini: Gebelikte 70 mg/gün alınması önerilmektedir.
D Vitamini: D vitamini kalsiyum emiliminde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında alım eksikliği durumunda bebekte kalsiyum eksikliğine yol açabilir, ancak gebelik üzerindeki etkileri konusunda çalışma bulunmamaktadır. Dvitamini eksikliği için risk taşıyan (asya ırkı) ve gecelerin uzun olduğu bölgeler dışında rutin D vitamini verilmesine gerek yoktur.
K Vitamini: Eksikliğinde kanama eğiliminde artma görülebilir. Ancak gebelik üzerindeki etkileri bilinmemektedir.
Balık Yağı: Son zamanlarda gebelik sırasında balık yağı kullanımında bir artış gözlüyoruz. Özellikle bebek zekasında artmaya neden olduğu konusunda yaygın bir inanç olduğunu görüyoruz. Bu konuda yapılan çalışmalarda gebelikte balık yağı kullanımın bebeğin doğum kilosunda bir artmaya ve bu gebelik süresinde uzamaya neden olduğu görülmüştür. Ancak sonuç olarak bebeklerin yaşam şansında veya doğum öncesi ve sonrası dönemde görülebilecek risklerde bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. Bu nedenle rutin olarak önerilmemektedir.
Sonuç olarak mikrobesinlerin gebelik üzerindeki etkileri konusunda yapılan çalışmalar yetersiz olup, bu konuda kesin bir şey söyleyebilmek için daha geniş ve iyi planlanmış çalışmalara gereksinim bulunmaktadır.
Gebelik sırasında şu an için önerilen besinleri şu şekilde özetleyebiliriz:
Dengeli enerji-protein diyeti
Demir
Gebelik öncesi ve gebelik sırasında folik asit
İyot
Kalsiyum
Diğer besinleri için ek çalışmaların yapılması gerekir. Gebelikte gerekli olan besin ve mikrobesinlerin öncellikle doğal yollardan sağlanmasını, eğer beslenme yetersiz ise dışarıdan alınımı önerilmektedir. Bu nedenle iyot ve kalsiyum yiyeceklerle sağlanabilir. Ancak demir ve folik asitin dışarıdan takviye edilmesi gerekir.
Yukarıdaki sonuçlardan da anlaşılacağı gibi gebelik sırasında çok özel bir beslenme şekli olmayıp, istediğini yiyebileceğini söyleyebiliriz. Yapılan çalışmalarda enerji-protein diyetinin dengeli olması durumunda bebeğin ancak 30 gram fazla olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle gebelik sırasında beslenme için özel bir stresse gerek yoktur. Daha önce de belirttiğimiz gibi folik asit ve demir takviyesi dışında diğer bütün vitamin ve mineraller yiyeceklerle alınabilir.
Gebelikte demir, çinko, selenyum ve bazı vitaminlerin(A, B6, C ve D) fazla alınması durumunda potansiyel olarak toksik etkiler görülebilir.
Kalori Gereksinimi: Gebelik sırasında ek olarak günde 300 kaloriye gereksinim vardır.
Kilo Alımı: Gebelikte genel olarak 11-16 kg arasında kilo alımı önerilmektedir. Ancak bu annenin gebelik öncesi kilosuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Vücut kitle indeksine bağlı olarak kilo alımı 7 ile 18 kg arasında değişebilir. Obez kadınlarda 7 kilodan daha az kilo alımı yeterli olabilmektedir. Gebelik sırasında ortalama olarak 12.5 kg alındığında, bunun 9 kg’nı bebek, plasenta, artan kan hacmi ve sıvı birkimi oluşturmakta; diğer 3.5 kg vücutta yağ olarak depolanmaktadır.
Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında yetrsiz kilo alımı durumunda erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek doğurma oranının arttığı, fazla kilo alımı durumunda ise bebeğin büyük olmasına bağlı olarak sezaryen oranının arttığı gözlenmiştir.
Doç. Dr. Ramazan MERCAN
Yapılan çalışmalarda gebelik öncesi beslenme yetersizliği olan kadınlarda gebe kalma şansının daha düşük olduğu ve gebelik durumunda bebekte nöral tüp defekti olasılığının daha yüksek olduğu görülmüştür. Gebeliğin ilk 3 ayında beslenme yetersizliği durumunda ölü doğum, erken doğum ve yeni doğan döneminde ölüm riskinin arttığı gösterilmiştir. Gebeliğin 3. ayından sonra ise düşük doğum ağırlığı ve erken doğum olasılığı artmaktadır. Bebekte anomali oranında nöral tüp defektleri dışında genel olarak bir artış görülmemektedir.
Diğer yandan yapılan çalışmalarda yüksek proteinli beslenme ile bebek doğum ağırlığı arasında direk bir ilişki gösterilememiştir. Protein ve enerji yönünden dengeli beslenmenin doğum ağırlığında 30 gram gibi minimal bir artışa yol açtığı gösterilmiştir.
Mikrobesin Eksikliğinin Gebelik Üzerindeki Etkileri
Folik Asit............Nöral tüp defektleri
Demir..................Anemi ve kanama
İyot......................Kretenizm
Kalsiyum.............Hipertansiyon, preeklampsi
Çinko...................Anemi, nöral tüp defektleri, düşük doğum ağırlığı, anensefali
A Vitamini...........HIV’nin bebeğe geçiş oranında artış, annede anemi, enfeksiyon ve anne ölümünde artış
D Vitamini...........Neonatal hipokalsemi
K Vitamini...........Hemoraji
Bakır....................Anemi, anensefali, düşük doğum ağırlığı
Selenyum.............Nöral tüp defekti, beyin ve kalp damar sisteminde fonksiyon bozukluğu, düşük olasılığında artış
Magnezyum.........Kanda pıhtılaşma eğiliminde artış, preeklampsi, erken doğum
Folik Asit: Folik asitin nöral tüp defektleri dışındaki anomalilerinde riskini azalttığına dair bulgulara rastlanmıştır. Son zamanlarda folik asit eksikliğinin Down Sendromu riskini de artırdığı öne sürülmüştür.
Önerilen Doz: 1. Üreme Çağındaki Kadınlar:400 mikrogram/gün
Gebeler: 1 mg/gün
Nöral tüp defekti riski olan kadınlar: 4 mg/gün
Folik asit alımına gebelik oluşumundan 2 ay önce başlanması önerilmektedir. Bu şekilde kullanıldığı zaman nöral tüp defekti görülme riskinde 2/3 oranında azalma olmaktadır. Epilepsi tedavisi alan kadınlarda folik asitin daha yüksek dozlarda alınması gerekir.
Birçok gebelik planlanmadan gerçekleştiği için gebelik öncesi folik asit alınmamaktadır. Bu nedenle üreme çağındaki bütün kadınlara folik asit verilmesi önerilmekle birlikte, bu konuz tartışmalıdır.
Demir: Gebelikte şiddetli anemi (Hemoglobinin 7 gr/dl’nin altında olması) düşük doğum ağırlığı, prematür doğum, gebeliğin son 3 ayı ve yeni doğan döneminde ölüm ve anne hastalık ve ölüm riskini artırmaktadır. Gebelerde kan hacmi kırmızı kan hücrelerine oranla daha fazla arttığı için fizyolojik olarak anemi gelişmektedir. Ancak kan hemoglobin düzeyleri normal olan gebelerde rutin olarak demir verilmeyebilir. Ayrıca demir eksikliğ olduğu halde yakınması bulunmayan hastalarda demir verilmeyebileceği üzerinde durulmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde demir eksikliği anemisi sık görüldüğü için rutin demir takviyesi önerilebilir. Biz de bütün gebelere demir tedavisi öneriyoruz.
Önerilen Doz: 60 mg/gün elementer demir
İyot: Gebelik sırasında iyot eksikliği bebekte geri zekalılığa yol açabilmektedir. Ancak tuz gibi yiyeceklere iyot eklenmesi sayesinde gebelerde iyot eksikliği görülme olasılığı oldukça düşüktür.Bu nedenle gebelik sırasında rutin iyot takviyesine gerek yoktur. Ancak geri zekalı çocuk oranının yüksek olduğu bölgelerde gebelik öncesi ve gebeliğin ilk yarısında iyot takviyesi yapılabilir. Verilecek iyot miktarı iyot eksikliğinin derecesine göre belirlenir. Bu takviye iyotlu yiyecekler veya direk ilaç şeklinde yapılabilir. İyotun aşırı alınması durumunda ise bebekte tiroid fonksiyonlarının baskılanmasına ve guatr’a neden olabilmektedir.
Kalsiyum: Bazı çalışmalarda gebelik sırasında kalsiyum alımının gebelik tansiyonu riskini azalttığı görülmüştür. Bu nedenle özellikle gebelik tansiyonu açısından risk taşıyan gebelerde dışarıdan kalsiyum verilmesiönerilmektedir. Ayrıca günde 2 gram gibi yüksek dozda alınan kalsiyumun bile herhangi bir zararlı etkisi gösterilememiştir.
Önerilen Doz: Gebelikte günlük kalsiyum gereksinimi 1200 mg’dır.
Gebelere rutin olarak önerilen vitaminlerin içerisindeki kalsiyum yeterli değildir. Bu nedenle dışarıdan bol kalsiyum içeren yiyecekler veya kalsiyum hapları ile ek takviye yapılması önerilmektedir. Gebelerde kalsiyum alımının annede gebelik tansiyonu riskini azaltması dışında,özellikle riskli hastalarda olmak üzere düşük doğum ağırlığı riskini de azalttığı görülmüştür.
Çinko: Çinko birçok enzimin fonksiyonunda, çekirdek proteinlerinin yapımında, DNA sentezinde, protein sentezi ve hücre bölünmesinde rol oynamaktadır. Gebelikte çinko düzeylerinde oluşan değişiklikler konusunda çelişkili yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca doğum ağırlığına etkisi konusunda da net veriler bulunmamaktadır. Aynı karışıklık rahim içi büyüme geriliği, erken doğum ve doğumsal anomaliler için de söz konusudur. Bu nedenle gebelikte rutin çinko takviyesine gerek olup olmadığı konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Genel olarak günlük alınması gereken miktar 15 mg olarak belirtilmektedir.
Bakır: Bakır bazı enzimlerin yapısında, damar oluşumunda ve bağ dokusu sentezinde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında kandaki bakır düzeyinde bir yükselme görülür. Anne kan düzeyi ile bebekteki kan düzeyleri arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalarda bakır düzeyi ile düşük, erken doğum ve doğum ağırlığı ile bir bağlantı bulunamamıştır.
Selenyum: Selenyum antioxidan özelliğe sahip olup, glutatyon peroxidaz enzimi aktivitesini artırır, vücutta serbest radikal oluşumunu ve DNA değişikliklerini önler. Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında selenyum düzeylerinde düşme olduğu görülmüştür. Çocuklarda selenyum eksikliği fetal kardiyomyopatiye neden olmaktadır. Çok az çalışmada ise eksikliğinde nöral tüp defektleri, düşük ve erken doğum riskinin arttığı gösterilmiştir. Fazla alınması toksik etkiler gösterebilmektedir.
Krom: Krom vücutta insülinin aktivitesinde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında rutin kullanımı önerilmemektedir.
Flor: Gebelikte flor kullanımı ile bebeğin daha sonraki dişlerinde çürüme olasılığı oldukça sık sorulan sorulardan bir tanesidir. Bu konuda yapılan bir çalışmada florlu su kullanımının bebeğin daha sonraki diş gelişimi üzerine etkisi olmadığı görülmüştür. Diğer bir çalışmada ise florun ilaç şeklinde (2.2 mg/gün) kullanımının daha sonra bebekte diş çürümelerini azalttığı gösterilmiştir. Şu anda gebelikte flor kullanımı rutin olarak önerilmemektedir.
Magnezyum: Magnesium gebelikte konvüziyon (havale) tedavisinde kullanılır. Eksikliğinde kanın pıhtılaşmasında artma, gebelik tansiyonu ve erken doğum olasılığında artma olabileceği öne sürülmektedir. Bir çalışmada doğum kilosu ile magnezyum düzeyleri arasında ters bir ilişki olduğu, diğer bir çalışmada ise magnezyum eksikliğinin rahim içi büyüme geriliği riskini artırdığı görülmüştür. Ayrıca bir çalışmada gebeliğin 25. haftasından önce magnezyum alımının erken doğum riskini azalttığı, gebelik döneminde kanama olsalığında bir azalmaya yol açtığı ve düşük doğum ağırlıklı bebek riskini azalttığı görülmüştür.
A Vitamini: Gebelik sırasında günde 10.000 Ünite veya haftada 25.000 Ünite güvenle kullanılabilir. Avitamini HIV (+) gebelerde virüsün bebeğe geçiş olasılığını azalttığı, gebelik sırasında alınan demirin etkinliğini artırarak aneminin düzelmesinde rol oynadığı, enfeksiyonlara karşı direnci artırdığı ve anne ölümlerini azalttığı öne sürülmektedir. Gebeliğin 7.haftasından önce günde 10,000 Üniteden fazla alınması durumunda ise bebekte yüz-kafatası, sinir sistemi, kalp ve timus bezinde anomalilere yol açabilmektedir. Beta-karotenin fazla alınması toksik etki göstermemektedir.
B6 Vitamini: Gebelikte B6 vitamini kullanımının diş çürümelerini azalttığına dair bazı bulgulara rastlanmıştır. Madde bağımlısı, çok genç gebeler ve çoğul gebelikler gibi beslenme yetmezliği riskinin fazla olduğu hastalarda dışarıdan verilebilir. Diğer gebelerde rutin olarak verilmemektedir.
C Vitamini: Gebelikte 70 mg/gün alınması önerilmektedir.
D Vitamini: D vitamini kalsiyum emiliminde rol oynamaktadır. Gebelik sırasında alım eksikliği durumunda bebekte kalsiyum eksikliğine yol açabilir, ancak gebelik üzerindeki etkileri konusunda çalışma bulunmamaktadır. Dvitamini eksikliği için risk taşıyan (asya ırkı) ve gecelerin uzun olduğu bölgeler dışında rutin D vitamini verilmesine gerek yoktur.
K Vitamini: Eksikliğinde kanama eğiliminde artma görülebilir. Ancak gebelik üzerindeki etkileri bilinmemektedir.
Balık Yağı: Son zamanlarda gebelik sırasında balık yağı kullanımında bir artış gözlüyoruz. Özellikle bebek zekasında artmaya neden olduğu konusunda yaygın bir inanç olduğunu görüyoruz. Bu konuda yapılan çalışmalarda gebelikte balık yağı kullanımın bebeğin doğum kilosunda bir artmaya ve bu gebelik süresinde uzamaya neden olduğu görülmüştür. Ancak sonuç olarak bebeklerin yaşam şansında veya doğum öncesi ve sonrası dönemde görülebilecek risklerde bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. Bu nedenle rutin olarak önerilmemektedir.
Sonuç olarak mikrobesinlerin gebelik üzerindeki etkileri konusunda yapılan çalışmalar yetersiz olup, bu konuda kesin bir şey söyleyebilmek için daha geniş ve iyi planlanmış çalışmalara gereksinim bulunmaktadır.
Gebelik sırasında şu an için önerilen besinleri şu şekilde özetleyebiliriz:
Dengeli enerji-protein diyeti
Demir
Gebelik öncesi ve gebelik sırasında folik asit
İyot
Kalsiyum
Diğer besinleri için ek çalışmaların yapılması gerekir. Gebelikte gerekli olan besin ve mikrobesinlerin öncellikle doğal yollardan sağlanmasını, eğer beslenme yetersiz ise dışarıdan alınımı önerilmektedir. Bu nedenle iyot ve kalsiyum yiyeceklerle sağlanabilir. Ancak demir ve folik asitin dışarıdan takviye edilmesi gerekir.
Yukarıdaki sonuçlardan da anlaşılacağı gibi gebelik sırasında çok özel bir beslenme şekli olmayıp, istediğini yiyebileceğini söyleyebiliriz. Yapılan çalışmalarda enerji-protein diyetinin dengeli olması durumunda bebeğin ancak 30 gram fazla olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle gebelik sırasında beslenme için özel bir stresse gerek yoktur. Daha önce de belirttiğimiz gibi folik asit ve demir takviyesi dışında diğer bütün vitamin ve mineraller yiyeceklerle alınabilir.
Gebelikte demir, çinko, selenyum ve bazı vitaminlerin(A, B6, C ve D) fazla alınması durumunda potansiyel olarak toksik etkiler görülebilir.
Kalori Gereksinimi: Gebelik sırasında ek olarak günde 300 kaloriye gereksinim vardır.
Kilo Alımı: Gebelikte genel olarak 11-16 kg arasında kilo alımı önerilmektedir. Ancak bu annenin gebelik öncesi kilosuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Vücut kitle indeksine bağlı olarak kilo alımı 7 ile 18 kg arasında değişebilir. Obez kadınlarda 7 kilodan daha az kilo alımı yeterli olabilmektedir. Gebelik sırasında ortalama olarak 12.5 kg alındığında, bunun 9 kg’nı bebek, plasenta, artan kan hacmi ve sıvı birkimi oluşturmakta; diğer 3.5 kg vücutta yağ olarak depolanmaktadır.
Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında yetrsiz kilo alımı durumunda erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek doğurma oranının arttığı, fazla kilo alımı durumunda ise bebeğin büyük olmasına bağlı olarak sezaryen oranının arttığı gözlenmiştir.
Doç. Dr. Ramazan MERCAN
Gebelikte yapılması gerekenler
- Annelerde D Vitamini Yetersizliği ve Korunma
- Gebelik takibi
- Gebelik ve risk faktörleri
- Gebelikte alkol neden zararlıdır?
- Gebelikte aşırı kilo almanın zararları
- Gebelikte beslenme
- Gebelikte Beslenme Nasıl Olmalıdır?
- Gebelikte bilgisayar kullanımı
- Gebelikte dikkat edilecekler
- Gebelikte egzersiz
- Gebelikte eşle birleşme
- Gebelikte folik asit kullanımı
- Gebelikte kilo alma
- Gebelikte ruhsal değişiklikler
- Gebelikte sigara kullanımı
- Gebelikte uyku
- Gebelikte yüzme
- Hamilelikte vitamin ve mineral kullanımı