Gebelik

Doğum Sonrası Değişiklikler

Lohusalık dönemi bebek doğduktan sonra plasentanın çıkmasıyla başlar. Bu dönemin yaklaşık 6 hafta devam ettiği kabul edilir. Altı haftalık süre içerisinde tüm gebelik dönemi boyunca ortaya çıkan değişikliklerin önemli bir kısmı geri döner. Bazı anatomik değişiklikler ise kalıcıdır:

Lohusalıkta hormonal değişiklikler:

Gebeliğin başlamasıyla birlikte kadın vücudunda önceden varolmayan, gebeliğe özgü çok sayıda hormon üretilir (beta-HCG, AFP, relaksin gibi). Bazı hormonlar ise gebelik öncesi dönemde de kadın vücudunda bulunurlar ve gebelikte bu hormonların seviyeleri yükselir (progesteron, östrojenler, prolaktin gibi). Tüm bu hormonlar anne adayının gebeliğe uyum sağlaması, bebeğin gelişmesi ve nihayet zamanı geldiğinde doğum eyleminin başlaması açısından son derece önemlidirler.

Doğum için suni sancı

Doğum sancılarını başlatmak ya da var olan kasılmaları desteklemek amacıyla damar yolu ile oksitosin verilmesi işlemi halk arasında suni sancı olarak adlandırılmaktadır.

Oksitosin normalde beyinin hipofiz adı verilen bölgesinden salgılanan ve temel görevi rahim kasılmaları ile sütün memeden dışarı atılmasını sağlamak olan bir hormondur. Sentetik olarak üretilen oksitosin hormonu çok düşük dozlarda damardan verildiğinde rahimde kasılmalara neden olmaktadır.

Doğum

Bir çocuk sahibi olmaya karar verildiği ilk andan itibaren yaşanan heyecanlar doğum günü yaklaştıkça artmaya başlar ve doğumun ilk işaretleri ile birlikte doruğa ulaşır.Herşey sona erdikten sonra anne ve babanın dünyadaki en önemli eserleri olan bebek kucağa alındığında ise yaşanan bütün sıkıntılar, çekilen bütün ağrılar yerini tarifi imkansız bir huzur ve mutluluğa bırakır.

Doğum ya da başka bir deyişle normal doğum 20. gebelik haftasını doldurmuş olan bir fetusun rahim dışına zarlar ve plasentası ile birlikte atılmasını ifade eder. İnsanda gebelik 280 gün sürmektedir ancak tüm gebeliklerin sadece %5 kadarı beklenen günde sona erer. Gebe kadınların büyük bir kısmı ise beklenen doğum tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce doğum eylemine (travay) girer. Düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması ile başlayan sürece (anne adayı bunları sancı olarak algılar) EYLEM ya da TRAVAY adı verilir.

Dış gebelik (Ektopik gebelik)

Dış gebelik döllenmiş bir yumurtanın rahim içi dışında bir yere yerleşmesidir. En sık fallop tüplerinde görülür (%90-95). İlk 3 ayda yaşanan anne ölümlerinin en sık sebebidir ve gebeliklerin yaklaşık % 1inde görülür. Döllenmiş olan yumurta herhangi bir nedenden dolayı tüplerden rahim boşluğuna kadar olan seyahatini tamamlayamaz. En sık tüplerde görüldüğü için ektopik gebelik denildiğinde genelde tubal gebelik anlaşılır.

Gebelik erken dönem normal gebelik bulgularını taklit eder. Adet gecikmesi, gebelik testlerinin pozitif olması, bulantı, kusmalar, memelerde hassasiyet normal gebelikde olduğu gibi dış gebelikte de görülür. Tüplere yerleşen gebelik büyümeye başlar ve belirli bir noktaya geldikten sonra tüpleri germesi neticesinde burada bir yırtılmaya ve kanamaya neden olur. Bu durum fark edilmez ve tedavi edilmez ise iç kanama sonucu anne ölümü ile sonlanabilir. Ektopik gebeliğin önemi buradan kaynaklanır.

Çoğul Gebelik

Çoğul gebelikler karşısında duyulan korku ve hayranlık belki de insanlık tarihi kadar eskidir. Her dönemde, çoğul gebeliklerdeki bebek sayısı arttıkça duyulan ilginin dereceside artmaktadır. Özellikle son zamanlarda kısırlık tedavilerinin gelişmesi ve bu tedavilerde kullanılan ilaçların etkisi ile ikiz ve daha fazla sayıda bebek taşıyan gebeliklerin görülme sıklığında belirgin bir artış vardır. Bu artış çoğul gebeliklere olan merakı arttırmakla birlikte eskiden nadir görülen bir olay artık sıradanlaşmaya başlamıştır. Medyatik kişilerin yardımcı üreme teknikleri sayesinde çoğul gebelikler yaşamaları ve bu bebekleri dünyaya getirmeleri ise ülkemizde bu gebelik şeklini daha iyi anlatma gereksinimini doğurmuştur.

CST (Kontraksiyon Stres Testi)

Anne karınında gelişmekte olan fetusda kısa süreli oksijen ve besin yetmezliğine karşı bir çeşit rezerv vardır. Bebek stres anında bu rezervi devreye sokar. Plasenta yetmezliğinin kronikleştiği durumlarda bu rezerv bebeğin hayatını kurtarır. Fetusun sadece normal durumunu değerlendiren testler bu rezerv hakkında bilgi vermediğinden bebeği oksijen miktarını azaltarak strese sokmak yolu gündeme gelir. Eski dönemlerde bu amaca ulaşmak için anneye düşük konsantrasyonlu oksijen solutmak ya da egzersiz yaptırmak gibi yöntemler uygulanmaktaydı. Gelişen bilim sayesinde, doğum eylemi esnasında rahim kasılmaları ile birlikte rahim içi basıncın belirli bir düzeyin üstüne çıkması ile de bebeğe giden oksijen miktarında bir azalma olduğu saptandı.

Beta HCG

Yumurta hücresi sperm tarafından döllendikten sonra hücreler hızla bölünerek çoğalmaya başlarlar. Geçen zaman içinde hücre sayısı artıp embryo büyüdükçe hücreler de farklılaşmaya başlarlar. Bu hücrelerden bir kısmı plasentayı oluşturmak üzere değişime uğrarken diğerleri bebeği oluşturur. Plasentayı oluşturan hücreler embryonun rahime tutunduğu günlere denk gelen dönemde kadın vücudunun belki de ilk kez tanıştığı bir hormonu üretmeye başlarlar. Bu hormonun adı human chorionic gonadotropin (hCG) ya da bilinen adı ile gebelik hormonudur?

hCG nasıl bir hormondur?

Bebekteki doğuştan anomaliler ve doğum öncesi tanı yöntemleri

Doğuştan meydana gelen engeller iki şekilde oluşmaktadır. Bunlardan birincisi; Anne veya babada hastalık oluşturacak genetik yapıda bir olumsuzluk söz konusudur. Genlerde mevcut olan bu durum anne ve babadaki kromozomlar aracılığıyla bebeğe geçmekte ve bebeğin engelli doğmasına sebep olmaktadır. Bu tür engeller, o çiftin her gebeliğinde ortaya çıkabileceği gibi, hiç çıkmama ihtimali de vardır. Kendiliğinden meydana gelen sık düşükler veya ailede daha önce meydana gelmiş engelli bebek mevcudiyeti, bu ihtimalin düşünülmesini ve genetik araştırmanın yapılmasını gerektirmektedir.

Bebeğin tahmini doğum tarihinin hesaplanması

Tahmini doğum tarihiniz, ilk görüşmenizde vereceğiniz bilgilere dayanılarak hesaplanacaktır. Tahmini doğum tarihi, hesaplanmış doğum tarihi olarak da adlandırılır. Ovulasyon (yumurtlama) tarihi, fetüsün yaşım belirlemede en güvenilir yoldur. Fakat bu genelde tam olarak bilinmemektedir. Adetlere dayanılarak hesaplanan tahmini doğum tarihi her zaman doğru değildir. Adet devirleri, kadından kadına değişir ve adetlerin şekli tahmini doğum tarihin! etkilemektedir. Son adet tarihini unutmak çok kolaydır. Adetlerinizi kaydederek ve bu bilgileri doktorunuzla paylaşarak hesaplamayı kolaylaştırabilirsiniz.

Aşırı Kusmalar (Hiperemesis Gravidarum)

Gebeliğin erken dönemlerinde (sıklıkla 6. gebelik haftasından itibaren) bulantıya sıklıkla rastlanır. Bu bulantılar kusmayla, iştahsızlıkla ve belli kokulara karşı aşırı hassasiyetle beraber olabilir. Bulantı ve kusmalar genellikle sabah daha şiddetli olduğu için bu duruma İngilizce'de "morning sickness" (sabah hastalığı) adı verilmiştir.

Gebelikteki bulantı ve kusmanın gün boyunca sürmesi, ayaktan ilaç tedavisine cevap vermemesi, anne adayının normal beslenmesini, günlük faaliyetlerini engellemesi, genel durumunu bozması ya da kilo kaybına yol açması durumunda Hyperemesis Gravidarum ("gebeliğin şiddetli bulantısı") söz konusu olur. İleri inceleme ve tedavi gerektiren bir durumdur. Gebelikte bulantı ve kusmaya nispeten sık rastlanırken bu denli normaldışı seyir gösteren bulantı ve kusmalara gebeliklerin ancak binde 4'ünde rastlanır.

Anne Sütü

Anne sütünün yararları :

Bir bebeğin doğduğu andan altı aylık olana kadar, yiyecek ve içecek olarak, sadece anne sütüne ihtiyaç vardır. Bir bebek için en iyi besin anne sütüdür. İnek sütü, piyasadaki hazır mamalar, evde pirinç unu ile yapılan mamalar hiçbir zaman anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü öncelikle temiz bir besindir; hazırlama, ısıtma gibi zorlukları olmadığından, kolayca verilebilir. Unutmamalıdır ki anne sütü ile beslenme, anne-çocuk ilişkisini kuvvetlendirerek, çocuğun duygusal doyumunu sağlar.

Amniotik Band Sendromu

Amniyotik band sendromu üzücü sonuçlara yol açabilen ancak oldukça nadir görülen bir tablodur. Görülme sıklığı değişik kaynaklarda farklı olarak verilmektedir. Bazı yazarlar 1200 canlı doğumda bir görüldüğünü ileri sürmektedirler bu oldukça yüksek bir orandır. Sendromun gerçek görülme sıklığı ise 5000 ile 10.000 canlı doğumda bir olarak kabul edilmektedir.

Gebeliğin erken döneminde kendiliğinden olan düşükler de göz önüne alındığında oranların biraz daha yüksek olabileceği düşünülmektedir. Sendrom çok değişik isimlerle anılmaktadır. Amniyotik band sendromu en çok kullanılan terminoloji olmakla birlikte, ADAM kompleksi (amniyotik deformite, adhezyon, mutilasyon), aniyotik band sekansı, amniyotic distuption complex, konjenital amputasyon, konjenital kontrakte band, transvers terminal defekt gibi çok değişik şekillerde tarif edilmektedir.

Amniosentez (Amnion sıvısının incelenmesi)

Amniyosentez nedir?
Bebeğiniz tüm hamileliğiniz süresince amniyon kesesi adı verilen bir kese içinde gelişimini sürdürür. Bu kesenin içi amniyon sıvısı adı verilen bir sıvı ile doludur. Amniyon sıvısı statik bir sıvı olmayıp sürekli emilim ve yapım halinde bulunur. Sıvının ana kaynağı bebeğin akciğerleri ve boşaltım sistemidir. Bu sıvı aynı zamanda bebekten dökülen hücreleri de içerir. Bu hücreler bebeğinizin tüm hücreleri ile aynı genetik yapıya sahip olduklarından incelenmeleri bebeğinizin genetik durumu hakkında bilgi verir.

Amnion Sıvısı

Amniyon sıvısı nedir?
Karınızıdaki bebeğiniz tüm hamilelik süresince etrafı zar ile çevrili bir kese içinde gelişimini sürdürür. Bu kesenin adı amniyon kesesidir. Amniyon kesesinin içi amniyon sıvısı adı verilen bir sıvı ile doludur. Bu sıvı hamilelik ve bebeğin gelişimi açısından son derece önemlidir. Bebeği dış etkenlere karşı korumasının yanı sıra kas ve sinir sistemi başta olmak üzere pek çok organ sisteminin gelişiminde rol oynar. Sıvının miktarı değişken olmakla birlikte hamileliğinizin sonlarında genelde yarım litre kadar sıvı bebeği çevrelemektedir. Bu sıvı statik yani sabit bir sıvı olmayıp sürekli emilir ve yeniden yapılır. Amniyon sıvısının kaynağı temel olarak bebeğinizin akciğerleri ve böbrekleridir. Bebek bu sıvıyı yutar ve plasenta yardımıyla içeriği sizin dolaşımınıza geçer. Öte yandan bebeğinizin çıkardığı idrar amniyon sıvısının önemli bir kaynağıdır.

Alfa Feto Protein (AFP Testi)

Tıp alanındaki gelişmelere paralel olarak gebelik takibi de son zamanlarda büyük değişimler göstermiştir. Gebelik sırasındaki takibin amacı hem annenin hem de bebeğin miada kadar sağlıklı bir şekilde gelebilmeleridir. Ayrıca bebekte bulunan bazı anomalilerin önceden, gebelik esnasında tespit edilmesi ve mümkün ise tedavi edilmesi, eğer yaşama şansı yoksa gebeliğin sonlandırılması bu takiplerin bir diğer amacıdır.