Hamilelik

Gebelikte cilt değişiklikleri

Gebelik kadın vücudunda pekçok değişime neden olan bir süreçtir. Hormonal ve mekanik nedenlere bağlı olarak gelişen bu değişimler gerek direk gerekse dolaylı yollardan kadının psikolojisini de etkiler. Bazı kadınlar gebeliğin vücudunda meydana getirdiği değişimlerden büyük bir hoşnutluk duyar ve gebeliğin kendisini güzelleştirdiğini düşünürken, oldukça önemli bir grup kadında çirkinleştiğini düşünür ve hatta kendi vücudundan utanır hale gelir. Oysa gebelik her kadına yakışan çok güzel ve farklı bir olaydır.

Gebelikte kilo artışı, ve karnın büyümesi dışında görülebilen en önemli fiziksel değişim ciltte yaşanır. Hem hormonların hem de büyüyen karnın etkisi ile ortaya çıkan bu değişikliklerin bir kısmı gebelik sonrası eskiye dönerken, bir kısmı da kalıcı olur.

Çatlaklar

Gebelikte bilgisayar kullanımı

Şu anda bu yazıyı okuyabildiğinize göre siz de bilgisayar kullanıyorsunuz ve belki de hamilesiniz. Peki bilgisayar ekranı karşısında durmak veya çalışmak bebeğinize ya da size zarar verir mi? 1970'lerin 2. yarısından itibaren video display terminal adı verilen monitörler yaygın olarak kullanılmaya başlandı. İnternet ve bilgisayarların kullanımındaki son 5 yıldaki inanılması güç artış bu teknolojik cihazları neredeyse yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline soktu. Şu anda sedece A.B.D'de 50 milyon bilgisayar kullanıcısı olduğu, ve bunların en az yarısının üreme çağındaki kadınlardan oluştuğu tahmin ediliyor. Gelecekte hemen herşeyin bilgisayar yardımı ile yapılacağı düşünülürse konunun önemi daha belirginleşiyor.

Gebelikte beslenme

Beslenmenin gebeliğin seyrinde ve sonucunda çok büyük etkileri vardır. Hamile olsun ya da olmasın kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesinin temelinde doğru ve yeterli beslenme yatar. Hamile kadınlarda beslenme ayrı bir öneme sahiptir. Gelişmekte olan bebeğinizin gereksinimlerini karşılamak ve onun sizin dışınızdaki yaşama yeterli olarak hazırlanmasını sağlamanın dışında rahat ve sorunsuz bir hamilelik ve lohusalık dönemi geçirmek için de doğru beslenmeniz gerekir.

Gebelikte bebeğin ilk hareketini ne zaman hissedersiniz?

Gebe bir kadının karnındaki bebeğin hareketlerini ilk kez hissetmesine quickening denir. Bu hareket pekçok gebe tarafından baloncuklar, kelebeğin kanat çırpması ya da karnın içinde gaz dolaşması olarak algılanır.

İlk bebeğine hamile olanlar bebeğin ilk hareketini genelde gebeliklerinin 18 ile 24. haftaları arasında fark ederler. Anne adayı için bu çok heyecan verici bir deneyimdir. Tecrübeli anneler ise hem ne hissettiklerini bildikleri için hem de ilk gebeliğe göre rahim daha gergin olduğu için biraz daha erken, genelde 16. haftadan sonra bebeklerinin "kanat çırpışını" fark ederler.

Gebelikte bebeğin değerlendirilmesi

Fetusun anne karnındayken yaptığı bazı hareketlerin ve değişik uyarılara verdiği cevapların değerlendirilerek fetusun anne karnında güvende olup olmadığını anlamaya yarayan testlerdir.

Fetal Biofizik Aktiviteler
Bebek anne karnında bazı istemli ve istemsiz hareketlerde bulunur. Bunlara biofizik aktiviteler adı verilir. Biofizik aktiviteler 6 kategoride toplanır.

* Fetal tonus, göğüs kafesi ve gövde hareketi gibi genel aktiviteler.
* Emme, yutma, idrar yapma ve refleks gibi spesifik aktiviteler
* Göz kapatarak uyuma
* Kalp atımı
* Göbek kordonu damarlarında atım
* İstemli hareketler ve bazı uyarılara cevap verme

Kademeli Hipoksi modeli

Gebelikte alkol neden zararlıdır?

Gebelikte kullanılan alkol abortus (düşük), ölüdoğum, bebekte gelişme geriliği, çeşitli baş-yüz gelişim kusurları ve zeka geriliği gibi istenmeyen durumların oluşmasına neden olabilmektedir. Amerika ve diğer bazı gelişmiş ülkelerde zeka geriliğinin belirlenebilen en önemli nedeni anne adayının gebelikte alkol kullanmasıdır. Bu ülkelerde anne adayları arasında alkolizmin yaygınlığı ve bunun yarattığı sonuçlar ekonomik ve sosyal bir sorun oluşturmuş durumdadır. Şu an için ülkemizde anne adayları arasında alkol kullanımı yaygın değildir ve bunun böyle kalması toplumsal sağlık açısından çok önemlidir.

Gebelik ve tiroid hastalıkları

Gebelik süresince tiroid bezi, tiroid fonksiyonları, iyot metabolizması ve immün sistemde birçok değişiklik ortaya çıkmaktadır. Bu durum özellikle endemik guatr bölgesi olan ülkemiz için önem taşımaktadır. Yine ülkemizde son yıllarda otoimmün tiroid hastalıklarının sıklığı da giderek artış gösterm ektedir. Gebelik süreci hastalıklar ve kullanılan ilaçlar bakımından hem anne adayı hem de hekimi açısından stresli bir dönemdir. Bu nedenle de tiroid hastalıkları ve tedavisinde gebelik sırasında oluşan değişikliklerin iyi bilinmemesi, bu sürecin anne ve fetüs için zararlı etkilerle sonlanmasına neden olabilmektedir.

1. Gebelik Sırasında Tiroid Bezi ve İşlevleri ile İyot Metabolizmasında Görülen Değişiklikler- İmmün Sistem Değişiklikleri:

Gebelik ve risk faktörleri

Hiçbir zaman garantisi yoktur, ama hamile kadınların büyük çoğunluğu zamanında ya da yakın bir zamanda sağlıklı, normal bebekler doğururlar.

Ancak bazı faktörler düşük, ölü doğum, rahim içi büyüme geriliği ve erken doğum gibi hamilelik komplikasyonları riskini arttırma eğilimindedir.

Bu faktörlerin bazıları yaş gibi büyük ölçüde bizim denetimimizin dışındadır. Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi diğer faktörlerden kaçınmalısınız.

Yaş özel bir dikkat gerektiriyor, çünkü günümüzde birçok kadın hamileliği 30 lu, hatta 40 lı yaşlara erteliyor. Bu ne kadar güvenlidir? Yine, 35 yaşından büyük sağlıklı kadınların büyük çoğunluğu sorunsuz hamilelikler geçirmektedir. Bu kadınların çoğu hamileliğini planladığı için, genellikle motivasyonları çok yüksektir ve kendilerine özellikle iyi bakarlar.

Ancak anne ve çocuk için risk artmaktadır.

Gebelik ve myom

Miyomlar uterus kasından kaynaklanan, kanserleşme olasılığı oldukça düşük olan ve bu nedenle "iyi huylu" olarak kabul edilen kitlelerdir. Kadınlarda oldukça sık olarak görülürler ve bu nedenle de gebelik döneminde de sık rastlanırlar. 100 anne adayından dördünde ultrasonda dördünde en az bir adet miyom saptanabilir. Miyomlar özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında daha sık gözlenir. Genellikle bir adet olmalarına karşın daha fazla sayıda da olabilirler. Anne adayının yaşı ilerledikçe gebelikte miyom görülme olasılığı da artar.

Miyomlar uterusta rahim iç tabakasıyla yakın komşulukta olabilirler (submüköz tip), tümüyle uterus kası içinde yerleşmiş olabilir (intramural tip), ya da tümüyle uterusun dış yüzeyinde yerleşmiş olabilirler (subseröz tip).

Gebelik ve kalp hastalıkları

Fizyoloji

Gebelik diğer sistemlerde olduğu gibi kardiyovasküler sistemde de bir çok değişikliğe yol açar. Bu değişikliklerin başlıcaları; kan hacminde artış, kalp debisinde artış, kalp hızında artış, nabız basıncında artış ve sistolik kan basıncı ile sistemik vasküler dirençte azalmadır.

Gebeliğin 6. haftasından 2. trimestrenin ortasına kadar, giderek artan bir hızla kan hacminde artış ortaya çıkar. Bu hacim artışının hızı gebeliğin ortasından itibaren azalsa bile, kan hacmi artışı doğuma kadar sürer. Kan hacmindeki artış daha çok plasma ile olduğundan, gebelerde dilüsyona bağlı olarak hemoglobin konsantrasyonu ve hematokritte düşme görülebilir. Hematokrit %33-38 arasında Hb %11-12 gram olabilir. Bu duruma dilüsyonel anemi veya gebeliğin fizyolojik anemisi denir.

Gebelik ve inflamatuar barsak hastalıkları

İnflamatuvar barsak hastalıkları (İBH) görülme yaşı açısından fertilite dönemine rastlamaktadır.Bu nedenle fertilite, gebelik periyodu,hastalığın fötüse etkileri, gebeliğin ülseratif kolit ve Crohn hastalığı prognozuna etkisi, gebelikte kullanılan ilaçların anneye ve fötüse etkileri sıkça tartışılan konulardır. 1950 yılından bu yana bu konularda araştırmalar yapılmaktadır.

Ülseratif kolitli hastalarda fertilite, normal popülasyonla genellikle aynıdır. Crohn hastalığında ise,hastalık aktivitesi ile orantılı olarak fertilite azalmakta,yeterli İlaç tedavisi ile sağıtımdan sonra remisyona girince düzelmektedir.Crohn koliti olanlarda ileitise göre fertilite daha düşük bulunmuştur. (Hastalarda ve seksüel partnerlerinde perirektal, perianalve rektovaginal tutulum,dispareunia ve azalmış libido ile ilgili). Yine de muhtemelen genç kadınlarda fertiliteyi azaltan major faktör gebe kalma korkusudur.

Gebelik ve enfeksiyonlar

Enfeksiyonlar normal hayatın bir parçasıdır. Hemen hepimiz zaman zaman öksürük, soğuk algınlığı gibi enfeksiyonlara yakalanırız. Özellikle kadınların büyük bir kısmı hayatlarının herhangi bir döneminde sistit vajinit gibi enfeksiyolar geçirirler. Gebelik bazı enfeksiyonların normalden daha sık geçirildiği bir dönemdir. Bu enfeksiyonlar zaman zaman anne adayı ve gelişmekte olan bebekte problem yaratabilirler. Bu bölümde gebelikte sık görülen enfeksiyonlar incelenmektedir.

Öksürük, soğuk algınlığı, nezle

Gebelik ve diş sağlığı

"Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu nedenle hamile annelerin diş kaybına uğradığı " düşüncesi tamamen yanlıştır.

Hamilelik sırasında annenin dişlerinden kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur. Bu dönemde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için annenin günlük 1200-1500 mg kalsiyuma gereksinimi vardır.

Hamilelik döneminde kadın süt ve süt ürünleri ile yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum dan zengin gıdalar alarak kalsiyum gereksinimini karşılamalıdır. Eğer gıdalarla yeterli kalsiyum sağlanamazsa bebeğin gelişimi için gerekli olan miktar annenin kemiklerinden karşılanır.

Dişlerden kalsiyum çözünmesi olmaz.

Gebelik ve astım

Astım mutlak tedavisi bulunmayan solunum sisteminin kronik bir hastalığıdır. Astımlı kişilerdeki en önemli değişim solunum yollarında görülen iltihap yani enflamasyondur. Bu mikrobik bir olay olmayıp solunum sistemini oluşturan yapıların şiş ve kızarık olması şeklinde basitleştirilebilir. Bu enflamasyon hava yollarını astım ataklarına neden olan ya da başlatan dış etkenlere karşı çok daha duyarlı hale getirir.

Normal soluk alma sırasında hava önce burundan geçer. Hava burada ısınır, nem oranı artar ve yabancı küçük maddelerden temizlenir. Alınan hava daha sonra gırtlaktan geçerek trakea adı verilen soluk borusunua girer. Trakea akciğerlere girmeden önce ikiye ayrılır ve bunlar sağ ve sol bronkus olarak adlandırılır. Bronkuslar daha sonra giderek incelen binlerce hava yoluna ayrılır ve bunlar da bronşiyoller olarak isimlendirilir.

Gebelik Ultrasonu

Ultrason nedir?

Ultrason ya da ultrasonografi modern tıbbın vazgeçemediği görüntüleme yöntemlerinden birisidir. Ultrasonun insan vücudunun içinde olup bitenleri anlamaya yarayan diğer görüntüleme yöntemlerden en önemli farkı bu amaca ulaşmak için X- ışınlarını kullanmaması yani radyasyon içermemesi, bunun yerine insan kulağının duyamayacağı frekansta ses dalgalarından yararlanmasıdır. Bir başka olumlu özelliği de elde edilen görüntünün gerçek zamanlı olması yani işlem yapıldığı sırada görüntünün monitör ekranında izlenebilmesidir.

40 yıldan fazla zamandır tıp alanında kullanılan ultrason günümüzde kadın doğum pratiğinde rutin uygulamaya girmiş, jinekolojik muayene ve gebelik takiplerinin olmazsa olmaz bileşeni haline gelmiştir.

Ultrasonun çalışma prensibi