anne sağlığı
Annelerde D Vitamini Yetersizliği ve Korunma
D vitamini hem vücuttaki kalsiyum ve fosfor metabolizması hem de kemiklerin gelişiminde önemli rol oynayan bir hormon ön maddesidir. Şiddetli D vitamini yetersizliği çocuklarda raşitizme, erişikinlerde ise osteomalaziye neden olmaktadır. Vücuttaki D vitaminin temel kaynağı güneş ışınlarına bağlı deride yapılan sentezdir ve bu nedenle çocuk ve erişkinlerdeki D vitamini düzeyleri mevsimlere bağlı büyük değişkenlik göstermektedir.
Lohusalık
Doğumdan sonraki 6 hafta lohusalık olarak adlandırılır. Bu dönemde gebeliğin kadında yarattığı fizyolojik ve psikolojik değişimler gebelik önceki haline döner. Her organ ve sistemin gebelik öncesi haline dönmesi farklı zamanlar alır. Bu nedenle halk arasında "lohusanın mezarı 40 gün açık kalır" sözü yaygın olarak kullanılır. Bu söz gerçekleri yansıtmaktadır. Çünkü doğum ve lohusalık döneminde ortaya çıkan hastalıklar hayatı tehdit eder boyutta olabilir.
Lohusalık dönemi çok erken, erken ve geç lohusalık olarak 3 döneme ayrılır.
Çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati, erken lohusalık ilk 1 haftayı, geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder. Üreme orgaları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar.
Doğum sonrası beligin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahim boyutlarında olur. Bu küçülmeye involüsyon adı verilir.
Kan uyuşmazlığı (Rh uyuşmazlığı)
Annenin Rh(-) negatif, babanın ise Rh(+) pozitif olması durumunda ortaya çıkar.
Tersi,yani babanın Rh(-) ,annenin Rh(+) olması herhangi bir sorun yaratmaz. Rh uyuşmazlığı A,B ve 0 grupları ile ilgili değildir. AB O uyuşmazlığı olarak bilinen durumda yenidoğanda uzamış bir sarılık görülebilse de genelde hafif seyreden ve sorun yaratmayan bir durumdur.
Rh faktörünü taşımayan insanlar Rh(-) negatiftir ve bu insanlar için bu faktör yabacı bir maddedir.Herhangibir nedenle Rh faktörüne maruz kalırlarsa bağışıklık sistemleri bu maddeye karşı antikor adını verdiğimiz koruyucu proteinler oluşturur .
İntra Uterin Gelişme Geriliği (Bebeğin anne karnında gelişememesi)
Rahim içi gelişme geriliği (Intrauterine growth retardation, IUGR) anne karnındaki bebeğin gebeliğn yaşına göre olması gerekenden küçük olduğu anlamına gelir.
* Dengeli beslenmeyen ve genel sağlık durumu kötü olan
* Çok genç yaşta olan
* Sigara içen
* Gebe kalmadan önce kiloso çok az olan
* Daha önceki gebeliklerinde düşşük doğum ağırlıklı bebek doğurmuş olan
* Düzenli olarak madde yada belirli ilaçları kullanan
kadınlar IUGR için aday kişilerdir. Ayrıca yüksek tansiyon, böbrek hastalığı, diabet, kalp hastalıkları, otoimmun hastalık adı verilen bağışıklık sistemi hastalıkları, plasenta yetmezliği, bebeği etkileyen bazı enfeksiyonlar, konjenital anomaliler ve genetik hastalıklar bebeğin rahim içinde gelişmesine engel olabilir.
Teşhis
İleri yaşta gebelik
Kadınların çalışma ve sosyal hayat içerisinde daha fazla yer almaları, eğitim süreçlerini daha uzun tutmaları ve gelişen hayat şartları son 20 yıl içinde ortalama gebelik yaşını oldukça yukarılara çekti. İleri yaşta bebek doğuran, özellikle ilk bebek için 30'lu yaşlarını bekleyen pekçok kadın mevcut. Tıptaki gelişmelere paralel olarak gebelik takibindeki gelişmeler de ileri yaş gebeliklerini teşvik eder bir hal aldı. Uzun yıllar boyunca infertilite nedeni ile tedavi görüp de çocuk sahibi olamayan pekçok çiftin kısırlık tedavilerinde sağlanan baş döndürücü başarılardan faydalanmak istemeleri de bu artışda önemli rol üstlendi. ABD'de 63 yaşında anne olan bir kişinin yazılı ve görsel basında yer alması yaşı ileri olup da bebek sahibi omaktan korkan kadınları yüreklendirdi.
Hamilelikte vitamin ve mineral kullanımı
Hamilelik ve emzirme döneminde vitamin-mineral gereksinimi değişir mi?
Hamilelik döneminde hemen hemen tüm vitamin ve minerallere olan ihtiyaç önemli ölçüde artar. RDA olarak ifade edilen günlük vitamin rasyonu değerleri gebelik ve emzirme dönemlerinde bu artmış ihtiyacı göstermektedir.
Daha önce kullanılan oral kontraseptifler kadındaki vitamin depolarının, başta folik asit ve B6 vitamini olmak üzere azalmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla hamile kalmaya karar verildiğinde genellikle vitamin düzeyleri yetersizdir. Aynı zamanda diğer önemli bir konu da kadın hamile kaldığını öğrendiğinde gebeliğin ilk 3-4 haftası geride kalmış olur ki bu dönem embriyonun gelişiminin çok önemli olduğu bir dönemdir. Dolayısıyla hamile kalmaya karar verildiği andan itibaren eğer vitamin ve mineral kullanılmıyorsa, kullanılmaya başlanması yararlı olacaktır.
Gebelikte sigara kullanımı
Sigara dumanı içerdiği zift, nikotin, karbon monoksit, kurşun ve diğer zehirli birçok maddenin direkt olarak üstsolunum yollarına, buradan bronşlara ve akciğerlere ve buradan da kana geçmesi ve tüm organlara yayılmasıyla başta solunum sistemi, kalp ve damarlar olmak üzere vücudun tüm organ sistemlerine zarar verebilir.
Sigaranın bu zararlı etkileri kısa vadeli ve uzun vadeli olarak ikiye ayrılır:
Kısa vadeli etkiler
Bunlar, sigara içildiği anda vücuda giren nikotin ve karbonmonoksitin yarattığı anlık etkilerdir. Nikotin bronşları kasıcı etkisiyle akciğerlere daha az hava girmesine, damarları kasıcı etkisiyle damariçi basıncın yani tansiyonun yükselmesine, kalbe etkisiyle nabzın hızlanmasına neden olur. Karbonmonoksit ise alyuvarların içinde bulunan hemoglobin adlı molekülün oksijen taşımaktan sorumlu bölgelerini işgal ederek kanın oksijen miktarının azalmasına yolaçar.
Gebelikte dikkat edilecekler
Gebelikte Nelere Dikkat Etmelisiniz?
* Sigara ve alkol kullanmayınız.
* Hekim önerisi dışında ilaç almayınız.
* Hekiminizin önerdiği demir ilacını düzenli olarak kullanınız.
* Uzun süre ayakta durmayınız.
* Günlük işleriniz sırasında kendinizi yormayınız.
* Bisiklet sürme, tenis oynama, kayak yapma gibi sporlardan uzak durunuz.
* Mesleğiniz gereği de olsa ağır nesneler kaldırmaktan, zararlı metal, kimyasal madde ve radyasyondan uzak durunuz.
* Yolculuktan önce doktorunuza danışınız.
* Bol ve rahat giysileri seçiniz.
* Alçak topuklu rahat ayakkabılar giyiniz.
* Pamuklu iç çamaşırları giyinin ve iç çamaşırlarınızı günlük olarak değiştiriniz
* Yüzük ve bilezik gibi takılar takmayınız.
* Diş bakımına özen gösterin. Sabah uyanınca, akşam yatmadan önce ve her öğünden sonra yumuşak fırça ile, yavaş haraketlerle dişlerinizi fırçalayınız.
Gebelikte bilgisayar kullanımı
Şu anda bu yazıyı okuyabildiğinize göre siz de bilgisayar kullanıyorsunuz ve belki de hamilesiniz. Peki bilgisayar ekranı karşısında durmak veya çalışmak bebeğinize ya da size zarar verir mi? 1970'lerin 2. yarısından itibaren video display terminal adı verilen monitörler yaygın olarak kullanılmaya başlandı. İnternet ve bilgisayarların kullanımındaki son 5 yıldaki inanılması güç artış bu teknolojik cihazları neredeyse yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline soktu. Şu anda sedece A.B.D'de 50 milyon bilgisayar kullanıcısı olduğu, ve bunların en az yarısının üreme çağındaki kadınlardan oluştuğu tahmin ediliyor. Gelecekte hemen herşeyin bilgisayar yardımı ile yapılacağı düşünülürse konunun önemi daha belirginleşiyor.
Gebelikte beslenme
Beslenmenin gebeliğin seyrinde ve sonucunda çok büyük etkileri vardır. Hamile olsun ya da olmasın kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesinin temelinde doğru ve yeterli beslenme yatar. Hamile kadınlarda beslenme ayrı bir öneme sahiptir. Gelişmekte olan bebeğinizin gereksinimlerini karşılamak ve onun sizin dışınızdaki yaşama yeterli olarak hazırlanmasını sağlamanın dışında rahat ve sorunsuz bir hamilelik ve lohusalık dönemi geçirmek için de doğru beslenmeniz gerekir.
Gebelik ve kalp hastalıkları
Fizyoloji
Gebelik diğer sistemlerde olduğu gibi kardiyovasküler sistemde de bir çok değişikliğe yol açar. Bu değişikliklerin başlıcaları; kan hacminde artış, kalp debisinde artış, kalp hızında artış, nabız basıncında artış ve sistolik kan basıncı ile sistemik vasküler dirençte azalmadır.
Gebeliğin 6. haftasından 2. trimestrenin ortasına kadar, giderek artan bir hızla kan hacminde artış ortaya çıkar. Bu hacim artışının hızı gebeliğin ortasından itibaren azalsa bile, kan hacmi artışı doğuma kadar sürer. Kan hacmindeki artış daha çok plasma ile olduğundan, gebelerde dilüsyona bağlı olarak hemoglobin konsantrasyonu ve hematokritte düşme görülebilir. Hematokrit %33-38 arasında Hb %11-12 gram olabilir. Bu duruma dilüsyonel anemi veya gebeliğin fizyolojik anemisi denir.
Gebelik ve inflamatuar barsak hastalıkları
İnflamatuvar barsak hastalıkları (İBH) görülme yaşı açısından fertilite dönemine rastlamaktadır.Bu nedenle fertilite, gebelik periyodu,hastalığın fötüse etkileri, gebeliğin ülseratif kolit ve Crohn hastalığı prognozuna etkisi, gebelikte kullanılan ilaçların anneye ve fötüse etkileri sıkça tartışılan konulardır. 1950 yılından bu yana bu konularda araştırmalar yapılmaktadır.
Ülseratif kolitli hastalarda fertilite, normal popülasyonla genellikle aynıdır. Crohn hastalığında ise,hastalık aktivitesi ile orantılı olarak fertilite azalmakta,yeterli İlaç tedavisi ile sağıtımdan sonra remisyona girince düzelmektedir.Crohn koliti olanlarda ileitise göre fertilite daha düşük bulunmuştur. (Hastalarda ve seksüel partnerlerinde perirektal, perianalve rektovaginal tutulum,dispareunia ve azalmış libido ile ilgili). Yine de muhtemelen genç kadınlarda fertiliteyi azaltan major faktör gebe kalma korkusudur.
Gebelik ve astım
Astım mutlak tedavisi bulunmayan solunum sisteminin kronik bir hastalığıdır. Astımlı kişilerdeki en önemli değişim solunum yollarında görülen iltihap yani enflamasyondur. Bu mikrobik bir olay olmayıp solunum sistemini oluşturan yapıların şiş ve kızarık olması şeklinde basitleştirilebilir. Bu enflamasyon hava yollarını astım ataklarına neden olan ya da başlatan dış etkenlere karşı çok daha duyarlı hale getirir.
Normal soluk alma sırasında hava önce burundan geçer. Hava burada ısınır, nem oranı artar ve yabancı küçük maddelerden temizlenir. Alınan hava daha sonra gırtlaktan geçerek trakea adı verilen soluk borusunua girer. Trakea akciğerlere girmeden önce ikiye ayrılır ve bunlar sağ ve sol bronkus olarak adlandırılır. Bronkuslar daha sonra giderek incelen binlerce hava yoluna ayrılır ve bunlar da bronşiyoller olarak isimlendirilir.