İnfantil kolik (gaz sancısı) neden olur?
İnfantil kolik(İK), sık görülmesi ve anne babaya rahatsızlık vermesine rağmen nedeni bilinmeyen ancak kendiliğinden iyileşme olması açısından iyi seyirli hastalıklardan biridir. Neden kaynaklandığına dair hipotezler vardır. Bunlar içinde;
Sindirim sistemine bağlı: Bebeklerde barsak hareketliliğinin artması sırasında anormal barsak hareketleri sonucu ağrının ortaya çıktığı belirtilmiştir. Bu bebeklerde serum motilin düzeyleri normal bebeklere göre yüksek bulunmuştur. Motilin mide boşalmasını hızlandırma, barsak hareketliliğini artırma ve ince barsaktan transit geçişi hızlandırmaktadır. Bu bebeklerin kord kanı ve ilk gün venöz kanda motilin düzeyleri yüksek bulunmuştur. Annenin beslenmesiyle aldığı inek sütünde bulunan alfa laktalbuminin barsak geçirgenliğinin artması sonucu bebeğe geçmesi ile alerji gelişir. İK’li bebeklerin %10-25’inde alta yatan neden bu olabilir. Annenin beslenmesindeki başka yiyeceklerde benzer alerjik reaksiyon veya intolerans geliştirebilir. Soya, kahve, fındık, fıstık, çikolata, kabuklu deniz ürünleri, brokoli, yeşilbiber ve baharatlı yiyecekler bunlardan bazılarıdır. Etkinliği tam olarak kanıtlanamasa da parçalanamayan ve emilmeyen karbonhidratlar kolon (kalın bağırsakta orta bölüm) florasınca kısa zincirli yağ asitlerine ve bazı gazlara dönüşür. Bu gazlarda soluk yoluyla atılır. Ancak mide gazının ağlamanın sebebi değil sonucu olduğu düşünülmektedir.
İnteraksiyonel teori: İnfantil koliğin sindirim sistemi dışında nedenleri olabileceğine dair bazı hipotezler ortaya atılmıştır. Bunlar; ağlama şeklinin aşırı, süre olarak daha uzun, kolay provake edilen ancak zor kontrol edilen olmasıdır. Burun dışında atipik (alışılmadık) anne babalığın bir yansıması olabileceği ya da uygunsuz anne bebek ilişkisinin sonucu ortaya çıkabileceğini gösteren çalışmalar da vardır. Anne ile ilgili olarak emosyonel distres ve labilite, anksiyete, anne-bebek arasındaki ilişkiyi bozabileceği gibi aşırı ağlama bebeğe düşmanlık ve uyumsuz bir ilişki gelişmesine de yol açabilir. Her iki durumun sonucunda bebeğin huzursuzluğu giderek artacak ve ağlama aşırı bir hal alacaktır. Ailede evlilik ile ilgili çatışmalar, annenin bebeğe vakit ayıramaması, bebekle ilgilenememe durumu, stres, eş ve sosyal desteğin yetersiz olması diğer risk faktörleridir. Bunların yanında annenin gebelikte aşırı sağlık problemlerinin olması, travmatik doğum veya doğum sonrası hastanede uzun süre kalma diğer nedenler olabilir. Bebeğin doğumundan itibaren sahip olduğu genetik kodlu mizaç özellikleri (zor mizaç, uyandırmada düşük eşik, uyaran beklentisi gibi) uygunsuz çevre ( anne baba çatışması, tecrübesizlik, anksiyete gibi) ile birlikte olduğunda kolik ortaya çıkmaktadır.
Merkezi sinir sistemi gelişimi: Serotonin barsak düz kasını kasarak kramplara neden olur. Melatonin ise barsakları gevşetir. Her ikisi de akşamları sıçrama yapar ve belli bir ritimde salınır. Serotoninin doğumdan itibaren ritmik salınması varken melatoninin ritmik salınımı 3. ayda başlar. Bu nedenle ilk aylarda barsakların melatonin yetersizliği nedeniyle relaksasyonu (gevşeme süresi) yeterli olmaz. Bilindiği gibi kolik görünümü de 3. aydan sonra kaybolur.
Sindirim sistemine bağlı: Bebeklerde barsak hareketliliğinin artması sırasında anormal barsak hareketleri sonucu ağrının ortaya çıktığı belirtilmiştir. Bu bebeklerde serum motilin düzeyleri normal bebeklere göre yüksek bulunmuştur. Motilin mide boşalmasını hızlandırma, barsak hareketliliğini artırma ve ince barsaktan transit geçişi hızlandırmaktadır. Bu bebeklerin kord kanı ve ilk gün venöz kanda motilin düzeyleri yüksek bulunmuştur. Annenin beslenmesiyle aldığı inek sütünde bulunan alfa laktalbuminin barsak geçirgenliğinin artması sonucu bebeğe geçmesi ile alerji gelişir. İK’li bebeklerin %10-25’inde alta yatan neden bu olabilir. Annenin beslenmesindeki başka yiyeceklerde benzer alerjik reaksiyon veya intolerans geliştirebilir. Soya, kahve, fındık, fıstık, çikolata, kabuklu deniz ürünleri, brokoli, yeşilbiber ve baharatlı yiyecekler bunlardan bazılarıdır. Etkinliği tam olarak kanıtlanamasa da parçalanamayan ve emilmeyen karbonhidratlar kolon (kalın bağırsakta orta bölüm) florasınca kısa zincirli yağ asitlerine ve bazı gazlara dönüşür. Bu gazlarda soluk yoluyla atılır. Ancak mide gazının ağlamanın sebebi değil sonucu olduğu düşünülmektedir.
İnteraksiyonel teori: İnfantil koliğin sindirim sistemi dışında nedenleri olabileceğine dair bazı hipotezler ortaya atılmıştır. Bunlar; ağlama şeklinin aşırı, süre olarak daha uzun, kolay provake edilen ancak zor kontrol edilen olmasıdır. Burun dışında atipik (alışılmadık) anne babalığın bir yansıması olabileceği ya da uygunsuz anne bebek ilişkisinin sonucu ortaya çıkabileceğini gösteren çalışmalar da vardır. Anne ile ilgili olarak emosyonel distres ve labilite, anksiyete, anne-bebek arasındaki ilişkiyi bozabileceği gibi aşırı ağlama bebeğe düşmanlık ve uyumsuz bir ilişki gelişmesine de yol açabilir. Her iki durumun sonucunda bebeğin huzursuzluğu giderek artacak ve ağlama aşırı bir hal alacaktır. Ailede evlilik ile ilgili çatışmalar, annenin bebeğe vakit ayıramaması, bebekle ilgilenememe durumu, stres, eş ve sosyal desteğin yetersiz olması diğer risk faktörleridir. Bunların yanında annenin gebelikte aşırı sağlık problemlerinin olması, travmatik doğum veya doğum sonrası hastanede uzun süre kalma diğer nedenler olabilir. Bebeğin doğumundan itibaren sahip olduğu genetik kodlu mizaç özellikleri (zor mizaç, uyandırmada düşük eşik, uyaran beklentisi gibi) uygunsuz çevre ( anne baba çatışması, tecrübesizlik, anksiyete gibi) ile birlikte olduğunda kolik ortaya çıkmaktadır.
Merkezi sinir sistemi gelişimi: Serotonin barsak düz kasını kasarak kramplara neden olur. Melatonin ise barsakları gevşetir. Her ikisi de akşamları sıçrama yapar ve belli bir ritimde salınır. Serotoninin doğumdan itibaren ritmik salınması varken melatoninin ritmik salınımı 3. ayda başlar. Bu nedenle ilk aylarda barsakların melatonin yetersizliği nedeniyle relaksasyonu (gevşeme süresi) yeterli olmaz. Bilindiği gibi kolik görünümü de 3. aydan sonra kaybolur.